Yeni Yayın
Kızderbent'li mübadillerin 1924 öncesi yaşadığı yer Darova'sı 📜 Darova (Kechrokambos) – Tarihî Arşiv Kayıtlarıyla Bir Köyün İzleri Darova (Yunanca eski adıyla Kechrokambos – Κεχρόκαμπος ), Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde birçok belgede adı geçen önemli bir yerleşimdir. Suç kayıtlarından nüfus hareketlerine, mübadele yıllarına ve askerî görevlere kadar geniş bir yelpazede belgelerde yer almıştır. Hatta 1691 tarihli Osmanlı tahrir defterinde, bölge halkı “Evlad-ı Fatihan piyadeleri” olarak kaydedilmiştir. Darova, bugün adını belki sadece yerel haritalarda duyduğumuz bir köy olsa da, geçmişte Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait belgelerde sıkça yer almıştır. Suç kayıtlarından idarî yazışmalara, mübadele süreçlerinden askeri yerleştirmelere kadar birçok başlıkta karşımıza çıkmaktadır. Bu yazıda, T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri'nde yer alan Osmanlı ve Cumhuriyet arşiv belgeleri ile 17. yüzyıldaki bir tahrir defterinden elde edilen bilgiler d...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent Lisanında Sıkça Kullanılan Kelimeler ve Deyimler
Kızderbent Mübadilleri ve Konuşma Özellikleri
Kızderbent mübadilleri, belirgin bir Rumeli ağzıyla konuşmaktadır. Özellikle 1. ve 2. kuşakta bu özellikler korunmuş, sonraki kuşaklarda ise zamanla azalmıştır. Bu ağız özellikleri, hem sesletim hem de kelime tercihleri açısından zengindir.
Ağız Özellikleri
- Kelime içindeki "ğ" yutularak söylenir: yağmur → yamur
- Kelime sonundaki "ğ" bazen "y" gibi: dağa → daya
- "h" sesi genellikle yutulur: hüseyin → üseyin, sabah → saba
- "r" sesi kelime içinde ve sonunda düşer ya da "ğ" benzeri çıkar: bardak → badak
- Şimdiki zaman eki "yor" → "oru": yazıyor → yazoru
- Seslenişlerde "mari" (kadınlara), "a be" (erkeklere), "te şincik" (hemen şimdi) yaygındır.
- Cümle sonlarında "be yav" vurgusu sıkça görülür.
Yaygın Ünlemler ve Söyleyişler
- mari: Kadınlara hitap. Örn: "Ayşe mari!"
- a be: Erkeklere hitap. Örn: "A be Mıstava!"
- be yav: Şaşkınlık veya onay eklemek için kullanılır.
- te şincik: Hemen şimdi. Örn: "Te şincik buradaydı."
- aan?: "Ha?" yerine duyulmayan sözler için
- bakim: Eylem yönlendirme. Örn: "Koşun bakim."
Akrabalık ve Yerel Kelimeler
- Tete: Teyze
- Aba: Yenge
- Kızan: Erkek çocuk
- Kadinge: Yenge (kaybolmak üzere)
- Koca: Büyük, tamamı. Örn: "Koca gün."
Yabancı Kökenli Sözcükler
- İlistir: Süzgeç
- Mostralık: Gösteriş, şaklabanlık
- Andaval: Aptal
Küçültme Ekleri
Sevgi ya da acıma belirtmek amacıyla sıkça küçültme kullanılır:
- Kızancık: Çocuk
- Hasancık: Debreli Hasan için kullanılırdı
- Tetecik: Yaşlı teyze
Kızderbent Lisanında Sıkça Kullanılan Kelimeler ve Deyimler
A
- Aba: Abla
- Abe: Dur anlamında, çünkü. (Örn: Abe dursana)
- Aga: Abi, bey, kendinden büyük erkek kişi
- Amut: Armut
- Ananın örekesi (var mı): Saçma konuşanlara tepki olarak söylenir
- Alambuu: Ihlamur
- Aran: Tütün kurutmak için ahşap büyük askı
- Aran yolu: Tütünlerin güneşte açıldığı, yağışta kapatıldığı ahşap raylı düzenek
- Aral: Büyük çuval
- Arem: Evin bahçesi
- Analta: Ahşap evlerin alt katı
- Andaval: Kolay kanan, aptal, bön
- Ankas: Şaka amaçlı söz veya hareket
- Aşeri: Yaramaz, haylaz
- Alık: Saf, aptal
- Apiş: Yok
- Atte: Gezmek, gezmeye gitmek
- Aydin: Haydi, acele acele
- Aysene: Hadisene, çabuk olsana
- Aysene deyin: Acele edin anlamında
- Ayan ayan: Yavaş yavaş
- Antiri: Gömlek, elbise üst giyim
B
- Baacık: Kaplumbağa
- Buba: Baba
- Bıçkı: Karşılıklı iki sapı olan testere
- Bıldır: Geçen yıl
- Biliç: Piliç, civciv
- Biliğ: Bilmek, hatırlamak
- Biloru: Bilen
- Boorek: Sinek ısırması sonucu koşan inek
- Bore: Evin bacası
- Bore başı: Ocaklık üzerindeki raflar
- Borye: Yengeç
- Boşve: Bırak, ilgilenme
- Bölce: Fasulye
- Bözürük: Kalın büyük yılan
C - Ç
- Canavaa: Kurt
- Candıma: Jandarma
- Ceci: Çalışkan
- Ceryan: Elektrik
- Çançuk: Çekiç
- Çelek: Tek veya kırık boynuz
- Çente: Parçalamak
- Çembe: Eşarp
- Çevre: Mendil
- Çak gelmek/gitmek: O an gelmek/gitmek, veya son anda yetişememek
- Çimmek: Suda yüzmek
- Cingen: Çingene
- Civiz: Ceviz
D
- Dare: Çevre, etraf
- Davar: Keçi, koyun sürüsü
- Değirmende yoğurt öğütmek: En akıllısı değirmende yoğurt öğütür (anlamı atasözü gibi)
- Dırık: Zayıf
- Dibek: Bulgur öğütme taşı
- Dikgel: Çivi
- Diren: Üç çatallı saman savurma aracı
- Dube: Dursana, dur
- Düve: Henüz doğum yapmamış dişi sığır (inek)
- Düvermek: Söylemek
E
- En camısı: En iyisi
- Eşkere: Açık seçik
- Encek: Kedi-köpek yavrusu, yavrulamak yerine kullanılır
- Ezva: Kibrit
F
- Fasil: Fasulye
- Farfara: Ağzı kalabalık, geveze
- Farmason: Müsrif, kazanılanı çabuk harcayan
- Fetoz: Eşarp bağlama biçimi
- Folka: Yünden yapılan mont gibi ceket
- Fişkilemek: Fitnelemek
- Fişetka: Diri, canlı, hareketli
G
- Gaza: Dut ağacı (meyvesi)
- Gaza gibi durmak: Düşecek gibi durmak, sağlam tutunmamak
- Gıta: Göğsün boyun ve çeneye doğru olan kısmı
- Gızılcık: Kızılcık
- Gırnata: Çalgı
- Gidişmek: Kızışmak, uygun olmayan davranışlar
- Girebi: Küçük boylu, eğik ağızlı balta
- Göbelek: Mısır koçanı taneleri alındıktan sonra kalan kısım
- Göm erik: Bir çeşit mürdün eriği
- Güre: Yabani, evcil olmayan
- Günii: Güneş gören yer, arazi
H
- Haçan: Madem ki
- Hanalta: Eski köy evlerinde ev halkının oturduğu bölümün altı (bodrum, ahır)
- Hanay: Antre, evin giriş koridoru
- Harem: Bahçe, evin önü
- Haplak: Yeni çıkmış tüy dökmemiş kuş yavrusu (mecazi: çok acemi)
- Haşlak: Çabuk pişmiş, az pişmiş
- Horanda: Aile bireylerinin tamamı
- Haydin: Haydi (birden fazla kişiye seslenirken "hadinin" denir)
- Hani: Nerede
I - İ
- Ilgın: Bir çeşit söğüt ağacı
- Ismık: Çekingen
- Isla: Sulamak
- İlistir: Süzgeç
- İnge: Çocuk ninnisi
- İncik: Bacağın etli kısmı
- İnci: İncir
- İçe: Eski köy evlerinin oturma odası
- İşkil: Kuşku
- İşkilli: Aşırı kuşkucu (işkillenmek, kuşkulanmak anlamında)
- İtiya: Yaşlı
J - K
- Karıştımalık: Kargaşa, nizamın bozulması, isyan
- Karantiri: Siyah ilkokul önlüğü
- Kancık: Dişi köpek (argo: kalleşlik yapmak anlamında)
- Kadinge: Yenge (daha çok ihtiyar yenge)
- Kapçık ağızlı: Büyük ağızlı, geveze (argo)
- Kakavan: Kendini beğenmiş, aptal, budala
- Karabobo: Böğütlen
- Kalambok horozu gibi şişinmek: Böbürlenmek
- Kavi: Besili, şişman
- Kılif: Mısır koçanı
- Kızan: Erkek çocuk
- Kumpi: Patates
L - M - N
- Liyen: Leğen
- Mamuçka: Bir şeyi beğenmeme, şişinme
- Manca: Kertenkele
- Mancar: Yenilen otlar
- Mari: Seslenme ünlemi (Örn: Ayşe mari)
- Martini: Tabanca
- Masaf: Yerde yemek yenilen tepsi
- Maşatlık: Müslüman olmayanların mezarlığı
- Maşraba: Bardak biçiminde, kulplu büyükçe çanak
- Mecı: Komşuya yardıma giderek iş yapmak
- Misika: Doymak bilmeyen, çok yiyen
O - Ö
- Öreke: Yün eğirmekte kullanılan ucu çatallı sopa
P - R
- Palas pandaras: Apar topar, alelacele
- Pantul: Pantolon
- Palak: Su sürahisi, maşraba
- Pali: Aşağılık kimse (küçümseme için)
- Pecka: Fırın
- Pelivan: Pehlivan
- Peşki: Sofra bezi, önlük
- Peştemal: Sofra bezi
- Pista: Kötü huylu
- Pipiranga: Kelebek
- Pulaa: Yumurta yapmamış tavuk
- Porta kapısı: Ana kapı
- Potin: Kundura
- Pospa: Isıgan otu ile yapılan börek
- Postaki: Namaz kılmak için koyun derisinden yapılan seccade
- Prava: Çok güzel, çok iyi
- Pülçek: Saç gibi, ipliksi, mısır püskülü
S - Ş
- Saya: Kadınların giydiği siyah renkli üstlük
- Sapısilik: Bir işe yaramaz
- Semiz: Besili
- Seme: Ahmak, aptal, sersem
- Süven: Bahçe çiti olarak kullanılan kısa sırık
- Susak ağızlı: Lafını bilmeyen, boş konuşan
- Şalamak: Parlamak
- Şami: Namaz başörtüsü
- Şilbete: Tülbent
- Şayka: Büyük çivi
- Şavk: Aydınlık
- Şaapmak: Yapmak
- Şılak: Parlak renkli
T
- Tangul tungul: Egreti yapılan iş
- Tebe: Burada
- Teşincik: Hemen şimdi
- Tete: Teyze
- Testek: Evin çatısı
- Tentene: El işi oya
- Tuman: Geniş eşofmana benzer bezden yapılan kadın giysisi
- Tokuç: İnce dal parçası, çubuk
- Tomsuk: Tomurcuk, yeni filiz vermiş dal veya yaprak
- Tonga: Bacak ve eklem kemikleri (mecazi: maymun soyundan gelme)
- Toska: Sıhhatli, gürbüz çocuk
- Trakkoşa: Güzel giyimli
- Tumba: Küçük tepe
- Tuta: Tuturuk, aynı şeyi tekrarlayan
- Tülek: Akıllı, herkesi aldatabilen
- Tüvettirmek: İtmek, itelemek
U - Ü
- Ümüt: Ümit, umut
- Utalamak: Zehirlenmek
V - Y - Z
- Veren: Viran
- Verek: Hovarda
- Yaan: Evet anlamında kullanılan söz
- Yağ: Yemeklik yağ
- Yaza: Yazmak
- Yaban: Vahşi, yabani
- Yavru: Genç hayvan
- Yelek: Süveter
- Yont: Oyma, kesme
- Zülfikâr: Kılıç
Not: Bu sözlük çalışması Kızderbent'in sözlü kültüründen derlenmiş olup, halk dilinde geçen ifadeleri yaşatmak ve kayıt altına almak amacıyla hazırlanmıştır.
Sözlükte olmayan kelimeleri ve deyimleri bizimle paylaşmak isterseniz, yorumlar kısmına yazabilirsiniz.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Popüler Yayınlar
Yıllar Sonra Bir Ziyaret Daha: Rum Torunları Kızderbent'te
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’in Sessiz Tanıkları: Yaşlılarla Birlikte Kaybolan Köy Kültürü
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent'ten Yunanistan'a: Göç Eden Rumların Kültürel Mirası ve Unutulmayan Gelenekleri
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Osman Tekinbaş’ın Mübadil Yolculuğu: Darova’dan Kızderbent’e
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Mübadele Torunlarının Ziyareti: Kızderbent'te Ataların İzinde
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’te Hereke İpek Halıları: Kadınların Emeğiyle Dokunan Sanat
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’te Karla Kaplı Rotalarda Doğa Yürüyüşü
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent: Tarihin ve Doğanın Kucaklaştığı Vadi
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kocaeli Karamürsel’in Saklı Doğa Cenneti: Kızderbent Yürüyüş Rotası ve Şelale Keyfi
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’e Uzanan Zorunlu Göç: Hasan Akar’ın Ailesinin Darova’dan Anadolu’ya Yolculuğu
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
👏👏👏
YanıtlaSilsüperrrr olmuş mariii te böle devam edin 🤗🤗
YanıtlaSil