Yeni Yayın
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent: Tarihin ve Doğanın Kucaklaştığı Vadi
Kızderbent, dört dağ arasındaki doğal bir geçitte yer alan tarihi bir yerleşim bölgesidir. Köyün merkezinde bir zamanlar devasa bir Bizans hanı bulunmaktaydı. Günümüzde hanın yerinde Fevzi Çakmak Mahallesi camii yer almaktadır. Hanın yıkılmasının ardından aynı yere üç kez cami yapılmış; mevcut cami 1924’ten bu yana ayaktadır.
Bu han, Bizans döneminde Konstantinopolis’i Bağdat’a bağlayan tarihi yol üzerinde yer alıyordu. Arnavut kaldırımlı bu cadde, Kızderbent’in gelişmesine katkı sağlamıştır. Yunan kaynaklarına göre han; 200x100 metre boyutlarında, 9 metre yüksekliğinde, şömineli yaklaşık 150 odalı, merkezinde 1500 kişilik büyük bir daireye sahip görkemli bir yapıydı. Stratejik konumu sayesinde birçok önemli şahsiyet ve farklı milletlerden insanlara ev sahipliği yapmıştır.
Osmanlılar, hanı korumak amacıyla 30 km yarıçapında eşkıya tehdidine karşı 10 kız ve 10 erkekten oluşan bir muhafız birliği kurmuştur. Bir çatışma sırasında, hanı koruyan genç bir kız yaşamını yitirmiştir. Bu olay sonrası, padişah kahramanlığı onurlandırmış, han ve çevresindeki 300 km² alanı bu halka fermanla bağışlamış ve onları kelle vergisinden muaf tutmuştur. Köyün adı da bu olaydan esinlenerek "Kız" (genç kız) ve "Derbent" (dar geçit) kelimelerinden türetilmiş, "Kızderbent" olmuştur.
Kızderbent halkı tarih boyunca tarım, hayvancılık ve ipek böcekçiliğiyle uğraşmıştır. Bu nedenle evler genellikle iki ya da üç katlı olup, üst katlar ipek böceklerinin yetiştirildiği alanlardı. Ayrıca kömür üretimi ve halı dokumacılığı da yaygın olarak yapılmaktaydı. Günümüzde hâlâ üstün kalitede el dokuması ipek halılar üretilmektedir.
Hanın yanındaki meydanda geçmişte çevre köylerden gelen tüccarların katıldığı büyük bir pazar kurulurdu. Bu meydanda çok sayıda çınar ağacı ve ünlü Başçeşme yer alırdı.
Kızderbent halkı, çok dilli bir geçmişe sahipti. Sırpça, Rusça, Arapça, Arnavutça ve Türkçe gibi birçok dilin Yunanca ile harmanlandığı özel bir lehçeye sahiptiler. Bu karışık dilin, Yunanca, Ulahça ve Arvanitçe konuşan ilk yerleşimciler ile birlikte, Kızderbent’te zamanla oluştuğu düşünülmektedir. Osmanlılar ve handa yaşayan Araplar sayesinde bu dil, halk arasında "Trakatruk dili" olarak anılmıştır.
1919 yılı nüfus sayımına göre Kızderbent’te 650 aile ve yaklaşık 2800 kişi yaşamaktaydı.
Bu Yayına da Bakın
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Popüler Yayınlar
Yıllar Sonra Bir Ziyaret Daha: Rum Torunları Kızderbent'te
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’in Sessiz Tanıkları: Yaşlılarla Birlikte Kaybolan Köy Kültürü
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent'ten Yunanistan'a: Göç Eden Rumların Kültürel Mirası ve Unutulmayan Gelenekleri
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Osman Tekinbaş’ın Mübadil Yolculuğu: Darova’dan Kızderbent’e
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Mübadele Torunlarının Ziyareti: Kızderbent'te Ataların İzinde
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’te Hereke İpek Halıları: Kadınların Emeğiyle Dokunan Sanat
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’te Karla Kaplı Rotalarda Doğa Yürüyüşü
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kocaeli Karamürsel’in Saklı Doğa Cenneti: Kızderbent Yürüyüş Rotası ve Şelale Keyfi
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’e Uzanan Zorunlu Göç: Hasan Akar’ın Ailesinin Darova’dan Anadolu’ya Yolculuğu
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Büyük han hala kızderbent'in merkezinde kalsaydı tarihini yansıtmış olurdu.
YanıtlaSil