Yeni Yayın
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent'ten Yunanistan'a: Göç Eden Rumların Kültürel Mirası ve Unutulmayan Gelenekleri
1922 yılında gerçekleştirilen nüfus mübadelesi kapsamında, Kızderbent köyünden gönderilen Rum Ortodoks halk, bugün hâlâ geleneklerini yaşatmaya devam ediyor. Bu topluluk, geçmişten gelen kültürel mirasını unutmamış ve bunu sonraki nesillere aktarmayı başarmıştır.
Kızderbent, tarihsel olarak İzmit kazası sınırlarında yer alır ve Osmanlı döneminde “Bulgar Kızderbent” olarak anılırdı. Samanlı Dağları'nın ormanlık geçitlerinden birinde, İzmit Körfezi ile İznik Gölü arasında konumlanmış bu köy, tarih boyunca önemli yolların kesişim noktasında bulunmuştur. Bir zamanlar İstanbul'dan İznik üzerinden Konya’ya uzanan ticaret yolları, bu dağ geçidinden geçmekteydi.
Kızderbent’in bulunduğu bölge, önceleri Ermenilere ait arazilerdi. Ancak Ermeniler bölgeden ayrıldıktan sonra, Osmanlı yönetimi tarafından Ohrid (bugünkü Kuzey Makedonya) bölgesinden getirilen Bulgar kökenli halk bu köye yerleştirildi. Bu yeni yerleşimciler, dağlık bir coğrafyada geleneksel tarım faaliyetleri sürdürerek yaşamlarını devam ettirdiler. Özellikle keten gibi ürünler ekilmekteydi.
Köydeki Bulgar kökenli Ortodoks halk, Bulgar kilisesine değil, Rum Ortodoks kilisesine bağlıydı. Bu nedenle dini aidiyet açısından Rum olarak tanımlanıyorlardı. Zamanla, çevredeki Türkçe konuşan Rum köyleriyle kurulan ilişkiler sonucunda hem Rumca hem de Türkçe öğrenmişlerdi. Konuşmalarında belirgin bir Bulgar aksanı bulunuyordu.
1922’de gerçekleşen nüfus mübadelesiyle Kızderbent’in Rum Ortodoks ahalisi Yunanistan’a gönderildi. Bu insanlar yeni vatanlarında geçmişlerini unutmamaya özen gösterdiler. Mutfak kültürleri, geleneksel kıyafetleri, halk oyunları ve konuşma dilleriyle kültürel kimliklerini yaşatmaya çalıştılar.
Bugün hâlâ bu kökene sahip bireyler, düzenledikleri kültürel etkinliklerde geleneksel yemekler hazırlıyor, eski yöresel kıyafetler giyiyor ve Trakatroukika dilini yaşatmaya çalışıyor. Kızderbent Rumlarının 1922 yılı öncesinde konuştuğu bu özel dil, bazı kaynaklarda “icat edilmiş bir dil” olarak tanımlanır. Günümüzde ise bu dili konuşan kişi sayısı yok denecek kadar azalmıştır. Tüm bu çabalar sayesinde geçmişe ait kültürel değerler, modern dünyada unutulmadan yaşatılmaya devam ediyor.
Kızderbent’in bu çok katmanlı tarihi, sadece bir köyün değil, Anadolu’nun çok kültürlü yapısının da bir yansımasıdır. Zamanında Ermeni, Bulgar, Türk ve Rum halklarının bir arada yaşadığı bu coğrafya, bugün hâlâ geçmişin izlerini taşımaktadır.
Bu Yayına da Bakın
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Popüler Yayınlar
Yıllar Sonra Bir Ziyaret Daha: Rum Torunları Kızderbent'te
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’in Sessiz Tanıkları: Yaşlılarla Birlikte Kaybolan Köy Kültürü
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Osman Tekinbaş’ın Mübadil Yolculuğu: Darova’dan Kızderbent’e
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Mübadele Torunlarının Ziyareti: Kızderbent'te Ataların İzinde
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’te Hereke İpek Halıları: Kadınların Emeğiyle Dokunan Sanat
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’te Karla Kaplı Rotalarda Doğa Yürüyüşü
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent: Tarihin ve Doğanın Kucaklaştığı Vadi
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kocaeli Karamürsel’in Saklı Doğa Cenneti: Kızderbent Yürüyüş Rotası ve Şelale Keyfi
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kızderbent’e Uzanan Zorunlu Göç: Hasan Akar’ın Ailesinin Darova’dan Anadolu’ya Yolculuğu
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Keşke birlikte yaşamayı başarabilseydik.
YanıtlaSilÇok kültürlülük zenginliktir iyiki varsınız
YanıtlaSil