Ana içeriğe atla

Yeni Yayın

Kızderbent Barajı’nda Baba–Oğuldan 20 Kiloluk Pullu Sazan Avı

Kızderbent Barajı’nda Baba–Oğuldan Unutulmaz Av: 1 Metre, 20 Kiloluk Pullu Sazan Kızderbent Barajı'nda 1 metre boyunda pullu sazan yakalayan Hakan Askay Kızderbent Barajı , zaman zaman tanıklık ettiği özel anlara bir yenisini daha ekledi. Doğayla iç içe, sessiz bir gece avında Hakan Askay ve oğlu Berkay Askay , yaklaşık 1 metre boyunda ve 20 kilogram ağırlığında pullu sazan yakalayarak unutulmaz bir ana imza attı. Gece Sessizliğinde Gelen Büyük Sürpriz Av, gece saatlerinde, baraj çevresinin neredeyse tamamen sessiz olduğu bir zamanda gerçekleşti. Alın lambalarının ışığında yapılan bu sabırlı bekleyiş, doğanın sunduğu nadir anlardan biriyle sonuçlandı. Suyun içinden yavaş yavaş yükselen dev pullu sazan, hem tecrübenin hem de sabrın karşılığı oldu. Baba ve oğulun birlikte verdiği mücadele, bu anı sadece bir balık avı olmaktan çıkararak nesiller arası bir doğa hatırasına dönüştürdü. Kızderbent Barajı ve Pullu Sazan Kızderbent Ba...

19. Yüzyılda Kızderbent: Osmanlı'da Bulgar Yerleşimi ve Göç Hikâyesi

19. Yüzyılda Bursa Sancağına Bağlı Kızderbent
19. Yüzyılda Kızderbent: Osmanlı’da Bulgar Yerleşimi

19. yüzyılda Kızderbent, Osmanlı Devleti'nin Bursa Sancağı'na bağlı bir köydü. Aynı zamanda yazılı kaynaklarda, Anadolu'daki ilk Bulgar köylerinden biri olarak geçmektedir. Malasya (Muhtemelen "Macedonia" ya da Balkanlar) bölgesinden gelen Bulgar yerleşimcilerin oluşturduğu bu köy, dikkat çekici bir sosyal yapıya sahipti.

1807 yılında İstanbul’a (o dönemdeki adıyla Çarigrad) seyahat eden İtalyan gezgin Doktor Salvatori, köy hakkında şu sözleri yazmıştır:

“Nikea’ya ulaşmadan bir gün önce geceyi Kızderbent adında, yalnızca Bulgarların yaşadığı bir köyde geçirdik. Dini baskılar nedeniyle anavatanlarını terk eden Bulgarların yerleştiği bu köyde, 150 civarında aile yaşıyordu. Kadınlar sabahın ilk ışıklarıyla birlikte şarkılar söyleyerek keten işliyorlardı. Ürettikleri ipek, keten ve meyveyle tanınıyorlardı.”

Aynı yıl, Fransız diplomat J.M. de Ankara yolculuğu sırasında Kızderbent’e uğramış ve şu gözlemlerini aktarmıştır:

“Köye ulaştığımızda kadınların özgür davranışları ve erkeklerin hoş sohbetleri bizi şaşırttı. Tuna kıyısında giyilen kostümlerin benzerlerini burada da görmek mümkündü. Köylüler, atalarının yaklaşık bir yüzyıl önce Balkanlar’dan Anadolu’ya, huzur arayışıyla göç ettiğini söylediler. Kadın ve erkekler, tarım ve el sanatlarıyla meşguldü. Kenevir ve mısır, en değerli ürünlerdi.”

1829 yılında İngiliz subay George Keppel, Kızderbent'i ziyaret ettiğinde köyün 100 hanelik bir Bulgar yerleşimi olduğunu not düşmüştür. Yerel rivayetlere göre köy, 18. yüzyılda var olmuş, Başvezir tarafından kadınlarından birine hediye edilen 12 köyden biri olarak kayıtlara geçmiştir. Bu kadın daha sonra köyü Ermeni bir bankere satmış, o da parçalayarak Türklere devretmiştir.

Keppel, köy halkının misafirperverliğinden etkilendiğini belirtmiş ve onları ağır vergi yükü altında tarım yapan üreticiler olarak tanımlamıştır. Ana geçim kaynakları ipek üretimi olup, limana yıllık 8.000 sentlik vergi ödemekteydiler.

Tanınmış Bulgar tarihçi Konstantin Ireechek ise, köylülerin Momin Geçidi'nden (Momin Pass) geldiğini öne sürer. Ona göre "Kızderbent" adı da Türkçede "geçit koruyan yer" anlamına gelir. Ireechek, köylülerin “yarı Türkçe” konuştuğunu ve asimile olma sürecine girdiklerini belirtir.

Vasil Kançov ise Kızderbent’te 440 ev bulunduğunu ve halkının Ohri bölgesinden göç eden Bulgarlar olduğuna inanır. 19. yüzyılın sonlarına doğru, bölgede artan karışık evlilikler ve çevredeki Türkçe konuşan Rum köylerinin etkisiyle köydeki Bulgarca dili yavaşça zayıflamış ve milli bilinç giderek kaybolmuştur.

Kızderbent’in Lozan Göçü ve Mülteciler

1923’teki Lozan Antlaşması sonrası yapılan nüfus mübadelesi sonucunda, Kızderbent'teki Bulgar asıllı Rum Ortodoks halk Yunanistan'a göç etmek zorunda kalmıştır. Bu göçle birlikte, Kızderbentliler Yunanistan’da çeşitli köylere yerleştirilmiştir:

  • Dabovo (Valtudi)
  • Orizarci (Riziya)
  • Gerakarci (Gerakona)
  • Libakhovo (Filirya)
  • Kushinovo (Polipetro)
  • Doyran’ın Aşıklar köyü (9 aile)

Göç ettikleri yerlerde, Bulgarca ve Türkçenin harmanlandığı konuşma tarzları ve gelenekleriyle dikkat çekmişlerdir. Kızderbentliler, yeni yurtlarında da tarım ve dokumacılık faaliyetlerine devam ederek topluma uyum sağlamışlardır.

Sonuç

Kızderbent, 19. yüzyılda Balkanlardan Anadolu’ya uzanan göç yollarının önemli duraklarından biri olmuş, Osmanlı coğrafyasında huzur arayan Bulgar kökenli halkın yaşam sürdüğü özgün bir köy olarak tarih sayfalarına geçmiştir. Hem üretkenlikleri hem de kültürel çeşitlilikleriyle Anadolu’nun zengin mirasına katkıda bulunmuşlardır.

Bu Yayına da Bakın

Yorumlar

  1. 19. yüzyılda Kızderbent’in Bulgar yerleşimi olarak hikâyesi çok etkileyici — köyün geçmişini ve emekle şekillenmiş kültürünü okumak büyük keyifti. Emeğinize sağlık!

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

📝 Yorum Politikası:
Kişisel hakaret, argo ve siyasi içerikli yorumlar yayımlanmaz. Bu sayfalarda yer alan tüm yorumlar ziyaretçilere aittir. Yorumların içeriğinden, yorumu yazan kişiler sorumludur. Yorum yapan tüm kullanıcılar bu şartları kabul etmiş sayılır.

Popüler Yayınlar

Etiket Bulutu

Arşiv